Değerlendirmelere geçmeden önce ifade etmeliyiz ki; gerek Başkanımız, gerekse kurumsal olarak bizler bir çok kesimden bu yazı dizisi süresince çok olumlu dönüşler aldık. Buna mukabil, yazı dizisinin ilk bölümünü okumayı kaçıran bazı takipçilerimiz, onların sorunlarına hiç değinmediğimizi, başkalarının sorunlarını dile getirdiğimizi ifade ederek serzenişte bulunmuşlardır. Yine, yazı dizisinin ilk bölümünü okuyan bazı takipçilerimizde konuların yayınlanma sırasına takılarak, eleştirilerde bulunmuşlardır.
Öncelikle bizleri takip edenler çok iyi bilirler ki, gerek kurumsal olarak MİARGEM, gerekse MİARGEM’I temsilen veya bireysel olarak Başkanımız bu yazı dizisindeki konuları kamuoyunda ençok dile getiren, hatta bazı konuları sadece dile getiren bir durumumuz söz konusudur. Sıralama konusu, bir öncelik atfetme değildir. Bir yazı dizisinde, bazı konular önce, bazıları ise sonra yazılabilecektir.
Ancak, yukarıda belirttiğimiz şekilde en çok eleştiri aldığımız meslek grupları, sözleşmeli personel ve şirket işçilerimiz olmuştur.
Büyük bir iddia ile ifade ediyoruz ki; bu yazı dizimizde yer alan (sayfanın sonundaki sosyal media linkinden tüm konu başlıklarına ulaşabilirsiniz) konulardan bir çoğunu kamuoyuna mal edilecek şekilde dile getiren tek kuruluş MİARGEM’dir.
Şimdi Başkanımız Halil MEMİŞ’in Şirket İşçileri ve Personel Şirketleri ile ilgili değerlendirmesini sizlerle paylaşıyoruz:
“Uzun yıllar eleştirilen kamuda taşeron sistemi, 24 Aralık 2017 tarih ve 30280 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile ortadan kaldırılmış, mahalli idarelerde personel çalıştırılmasına yönelik hizmet alımı suretiyle istihdam edilen işçilerin, mahalli idarelere ait şirketlere geçirilmesi yönünde düzenleme yapılmış ve 2 Nisan 2018 tarihi itibariyle mahalli idarelerde çalışan taşeron işçileri mahalli idarelere ait şirketlere işçi statüsünde geçirilmişlerdir.
Mahalli idareler dışında diğer kamu kurumlarında personel çalıştırılmasına yönelik hizmet alımı suretiyle istihdam edilen işçilerden şartları tutanların tamamı o kurumların sürekli işçi kadrolarına geçirilmiş olmasına rağmen, mahalli idarelerdeki taşeron işçiler, mahalli idarelerin daimi (sürekli) işçi kadrolarına alınmamış, münhasıran bu amaçla kurulan insan kaynakları şirketlerine işçi olarak (tanımlama şirket işçisi olmuştur) geçirilmişlerdir.
Bu hususu, 2017 yılında dönemin Çalışma Bakanı bir TV Programında açıkladığında aynen şu ifadeleri kullanmıştım:
‘Taşeron Düzenlemesinde (Mahalli İdareler Açısından) Dağ Fare Doğurmuştur…
Edindiğimiz bilgilere ve kamu oyuna yansıdığı kadarıyla, taşeron düzenlemesinde üzerinde durulması gereken bazı hususların olduğunu üzülerek ifade etmeliyim.
Merkezi idareye bağlı kamu kurumlarında bulunan Taşeron İşçileri ile Mahalli İdarelerde bulunan Taşeron İşçileri açısından yapılması düşünülen düzenleme adaletli değildir.
Hükümet Yetkilileri, merkezi idare kapsamındaki taşeron işçilerin kamu kurumlarının DAİMİ İŞÇİ kadrolarına alınacağını, buna karşılık mahalli idarelerdeki taşeron işçilerin ise bu idarelerin iştiraklerinde istihdam edileceğini ifade etmektedirler.
Öncelikle, mahalli idarelerin iştirakinin ne olduğunu izah etmeliyiz. Bunu izah ettiğimizde, adaletsizlik daha net anlaşılacaktır.
Mahalli idarelerin iştiraklerinden kasıt, mahalli idarelerin kurdukları ve ortağı oldukları şirketlerdir. Bu şirketler; diğer özel şahıs şirketleri gibi özel hukuk hükümlerine tabi, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde faaliyet gösteren şirketlerdir. Bu açıdan baktığımızda, tabii oldukları hukuk, taşeron firmaların tabi olduğu hukuktan farklı değildir. Statüleri de aynıdır. Yani taşeron firmalar da, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabii, özel hukuk tüzel kişileridir.
Düzenlemenin kamu oyuna açıklandığı haliyle çıkarılması halinde, mahalli idarelerdeki işçilere kadro verilmiş olmayacaktır. Sadece, istihdamları, belediye şirketleri bünyesinde devam ettirilecektir. Kadro verilmiş sayılması, belediye bünyesinde yer alan sürekli işçi kadrolarına geçirilmesi ile ancak mümkün olacaktır.
Kısaca; mahalli idareler taşeron işçisinin yatağı aynı yatak olarak kalacaktır, sadece üstüne çektiği yorganın rengi ve malzemesi değişecektir.’ (https://www.facebook.com/HalilMemisTR/ Paylaşım Tarihi: 7 Aralık 2017 Saat: 00.22)
Bu paylaşımı yaptığımızda bize karşı çıkanlar, hatta kadro geliyor siz engellemeye mi çalışıyorsunuz diye bize olumsuz ve acımasız eleştiri getirenler, başta da bugünün şirket işçileri, o günün taşeron işçileri ne demek istediğimizi bugün, yani iş işten geçtikten sonra anlamışlardır.
Belediyelerde ne yazık ki, asli bir çok görev şirket işçileri eliyle gördürülür hale gelmiştir. Esas itibariyle, daimi yani belediye kadrolu işçisi de olsa, şirket işçisi de hepsinin iş güvenliği İş Kanunu hükümleri ile güvence altına alınmıştır. Ancak, belediyede kadrolu işçi olmanın psikolojik güvencesi çok daha fazladır.
Durum böyle iken ve aşağıda ifade edeceğimiz üzere, şirket işçiliğinin maliyeti daha fazla iken, bu işçileri belediyelerdeki daimi işçi kadrolarına geçirmemenin izah edilebilir bir tarafı var mıdır?
Bahsi geçen personel şirketleri, mahalli idarelerin iştiraki olan kuruluşlardır, yani özel hukuk hükümlerine tabidir. Bu geçişten önce çalışılan özel şahıslara ait şirketlerin tabi olduğu mevzuatla, mahalli idarelerin tabii oldukları mevzuat arasında hiçbir fark yoktur. Belediye şirketlerinin tamamı da diğer özel şirketler gibi, Türk Ticaret Kanunu’na göre faaliyet göstermektedirler.
Belediyeler kendi şirketlerinden yaptıkları doğrudan hizmet alımlarında, işçi maliyetlerine ek olarak % 4 genel gider, % 7 kar payı öngörebilirler. Bu oranlar azamidir. Yani, işçi maliyetlerine ek olarak, % 11’e kadar ek bir külfet bu şirketlerden doğrudan hizmet alımı nedeniyle belediye bütçelerine ek olarak yüklenmektedir. Tabii ki, bu şirketlerin bina maliyetleri, çalıştırdıkları idari personel maliyetleri de cabası. Hepsinden önemlisi de, bu şirketlerin tamamına yakınının kurum borçlarını (vergi, sigorta primi) ödeyemeyecek durumda oldukları hususudur.
Yakın zamanda, bizi batık belediye şirketleri beklemektedir ve yakın bir gelecekte çare, buradaki işçilerin belediye kadrolarına geçirilmesi olacaktır.
Bu kuvvetle muhtemel sonuca varmadan, hem mahalli idareler taşeron işçilerinin uğradıkları haksızlık ortadan kaldırılmalı, hem de yeni batık şirketlerin doğmasına şimdiden engel olunmalıdır.
Kısaca; başından beri bir hata olan ve sadece mahalli idarelerdeki taşeron işçilere uygulanan şirket işçiliği uygulamasına son verilmeli, diğer kamu kurumlarına ait taşeron işçilerle mahalli idarelerdeki taşeron işçileri arasında ayırımcılık yapıldığı algısı ortadan kaldırılmalı, mahalli idarelerin şirketlerindeki hizmet alımı şirket işçileri, mahalli idarelerde daimi (sürekli) yani kadrolu işçi statüsüne geçirilerek istihdamlarına bu şekilde devam edilmeli, hem mahalli idareler mali yükümlülüklerden kaldırılmalı, muhtemel batık belediye şirketlerinin önüne geçilmeli, mahalli idareler şirket işçilerine gecikmeli de olsa hakları teslim edilmelidir.
Değerlendirmelerimiz devam edecek…
Yazı dizimizin önceki bölümlerine aşağıdaki sosyal medya paylaşımlarımızdan ulaşabilirsiniz.
Halil MEMİŞ: "Mahalli İdarelerdeki Şirket İşçilerine Kadro Verilmeli ve İnsan Kaynakları Şirketleri Tasfiye Edilmelidir!"#şirketişçici #belediyeşirketişçisi #kadro #belediye#miargem Türkiye'nin #MahalliİdarelerPlatformu
DETAYLAR👇https://t.co/QoNckhehmC
— Halil MEMİŞ 🇹🇷 (@HalilMemisTR) January 13, 2022