“Sözleşmeli Personelin Ücret Tavanlarına İlişkin Genelgede Hukuki Hata Mevcuttur.”
Mahalli İdare Sözleşmeli Personel Ücret tavanları ile ilgili genelge 9.1.2020 tarihinde yayınlandı. Genelge için tıklayınız.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan genelge ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49 uncu maddesini açıkça gözardı edilmiştir.
Genelgede “Ayrıca, 5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi çerçevesinde tam zamanlı sözleşmeli personel istihdamına ilişkin uygulamaların ilgili meclis veya yönetim kurulu kararı ile verilen iznin amacına uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin tespiti için, tam zamanlı sözleşmeli personel istihdamına yönelik olarak alınacak meclis veya yönetim kurulu kararlarında her bir kadro unvanı için kaç adet tam zamanlı sözleşmeli personel istihdamına izin verildiği de açıkça karara bağlanacaktır.” denilmek suretiyle her bir kadroda kaç adet sözleşmeli personel çalıştırılmasına izin verildiğinin yer alacağı belirtilmiştir.
Genelgede yer alan bu düzenleme, 5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinde yer alan ve aşağıda ifade edeceğimiz hükme aykırıdır.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Norm kadro ve personel istihdamı” başlıklı 49 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre;“Belediye personeli, belediye başkanı tarafından atanır.” Bu hüküm, belediyede istihdam edilecek tüm personelin (memur, sözleşmeli vb) istihdamı konusundaki atama (göreve alma) yetkisinin belediye başkanına ait olduğunu ifade etmektedir. Bu yetki, mevzuatımızda öngörülen ön şartların yerine getirilmesi ile mümkün olmaktadır. Bu çerçevede, sözleşmeli personel açısından atama işlemi, Hizmet Sözleşmelerinin imzalanması işlemidir. Bu hizmet sözleşmesinin imzalanması için gereken önşartlar yine, Kanunun anılan 49 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir: “…………. Bu personelin, yürütecekleri hizmetler için ihdas edilmiş kadro unvanının gerektirdiği nitelikleri taşımaları şarttır. Bu fıkra uyarınca sözleşmeli olarak istihdam edileceklere ödenecek net ücret, söz konusu kadro unvanı için birinci derecenin birinci kademesi esas alınmak suretiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre tespit edilecek her türlü ödemeler toplamının net tutarının yüzde 25 fazlasını geçmemek üzere belediye meclisi kararıyla belirlenir…..”
Bu hükümden anlaşılacağı üzere, belediye meclisinin yetkisi, sözleşmeli personele ödenecek net ücretin belirlenmesinden ibarettir. Bu bir nevi, belediye başkanına atama yapabilme imkanı tanıyan bir karar alma yetkisidir. Bu nedenle, belediye başkanının talebinin belediye meclisince karşılanması hem hukuki olan işlem olacak, hem de kamu yararına olan ,şlem olacaktır. Nihayetinde, belediye başkanı, vatandaşın oylarıyla seçilmiş, sevk ve idare görevi olan bir konumdadır. Maddedeki; “sözleşmeli olarak istihdam edileceklere ödenecek net ücret, söz konusu kadro unvanı için…” ibaresi, belediye meclisinin ücretleri sadece unvanlar itibariyle belirleyebileceğini, her bir unvanda kaç kişinin çalıştırılabileceğini belirlemesinin mümkün olmadığını, hele hele belediye başkanının yerine geçerek ve yetki aşımı suretiyle isim belirtmek suretiyle (mevcut çalışanlara atıf yapılması bu sonucu doğurmaktadır) kimlerle sözleşme imzalanabileceğine karar vermesi hukuken mümkün olmadığı gibi, çalıştırılabilecek sözleşmeli personel sayısını dikte etmesi de mümkün değildir. Aksi durum, açık bir yetki aşımı, hatta bir nevi yetki gasbı olacaktır.
Maddeye göre, “sözleşmeli olarak istihdam edileceklere ödenecek net ücret, …………….. belediye meclisi kararıyla belirlenir…” denmesine rağmen adı geçen genelgede yer alan, verilen iznin amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı amacıyla sınırlamaya gidildiği yönündeki düzenleme başka sonuçlara gebedir.
Belediye meclisince sözleşmeli personel için ücret belirlenmesi, sırf biz izin olarak değerlendirilemez. Bu; belediye başkanının ihtiyaç duyarak çalıştıracağı sözleşmeli personellere ne kadar ücret verileceği ile ilgili bir durumdur. Kimlere, ne kadar ihtiyaç duyulacağı belediye başkanının takdirinde olup, Kanunun 49 uncu maddesinde belediye başkanına verilen atama yetkisi sınırlandırılamaz ve meclis başkanın yerine icrai sonuç doğuracak karar alamaz.
Verilen yetkilerin amacına uygun kullanılıp kullanılmadığı, hem Kanunen getirilen personel gider oranı ile hem meclis denetim komisyonu marifetiyle, hem de vesayet makamlarının teftişleriyle yapılacak bir husustur. Bu mantalite ve bakış açısı, belediye meclislerinin her konuda icraata ilişkin, onu sınırlayan karar alması sonucuna kadar gidebilir ki, bu hem anayasal açıdan, hem de uluslararası normlar açısından doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
Velhasıl, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü bu genelgesi ile büyük bir yanlışa imza atmıştır. Hukuken de, hizmet gerekleri olarak ta, yönetim geleneğimiz açısından da uygun değildir.
Konudan haleldar olan, yetkisinin gasbı sonucunu doğurduğunu düşünen tarafların bu genelgeyi yargıya götürmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Ancak bizim beklentimiz, Bakanlığın genelgedeki bu yanlışlığı düzeltmesinden yanadır.